4 Kasım 2011 Cuma

huzur çok uzaktan değil yakından bir yerden geliyor...

http://www.youtube.com/watch?v=wEcEjNsn1Io

Gönül diyor kaçanı kovalarmış yada bir güvercin misali, bırak gelirse senindir gelmezse zaten hiç senin olmamıştır klişeliryle yaşıyoruz hayatı. Bu hayatın başka gerçekleri de var, fısıltı halinde; duyamazsın bile...Sessizliğe gömülüpte fısıltıları duymaya başladığında gerçekler gelir seni bulur. Ve sıra gelir gerçek nedir? sorusunun yanıtını bulmaya. Öğretilmiş değil, ezber bozanlarda gizil güçler...Ezberi bozmaya geldim, bozuyorum, büyüklerimden birisi (ne kadar büyümüş olsam da hala benden büyükler var) asi olduğumu düşünüyor, kuralları bozmaktan başka bir şey bilmez misin? diyor...Kurallar kurulmuş olmakla ilgili, bir makine olmalı kurulabilmiş olmak için. Geçtiğimiz günlerde çocuklar için oynanan bir oyuna eşlik ettim, grup yetişkindi, oyun çocuklar içindi, hepsi birer kurmalı oyuncaktı ve kendilerini kurarak müzik eşliğinde oldukları oyuncağın hareketlerini yapıyorlardı. Öğretilmiş, kodlanmış hareketler. Özgün olmak nerede? yada kendi ifade dilini geliştirmek?...

Perdeler çekildi...Sokak lambasının ışığı vuruyor ardından...Platon'un mağara alegorisindeki gibi bir görünmezlik ve bilinmezlik vuku buluyor çekilmiş perdenin ardında...Yerinden doğrulup perdeyi açıp bakamıyorsun ardında ne olduğuna...Tembellikten mi? güvensizlikten mi? kendine çok daha fazlasıyla güvenmekten mi? egon mu? aymazlık mı yoksa? Hareketsizliği sağlayan her ne ise, çekilmiş perdeyi gecenin karanlığında bilinmezliği ile bırakıyor, gerilerde bir yere...

3. tekil..."O" öznesi...oldukça gizli...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder