21 Ekim 2011 Cuma

"Şu dünyada altı kişiyiz" diyordu izlediğim bir kısa filmde (Süpermen Çinko Getir, Kemal Göztepe, http://vimeo.com/1035820), gerçek bir bilir kişi. "Sen, ben, o, biz, siz, onlar" olarak sayıyordu...Her biri çarpı bir milyar, eder sana bir dünya insan...

3. tekil şahıs "o" kişisini gösterir. "O" olursun. Bu hayatta ben, sen, biz, siz, onlar olmadan "O" olabilmek ne büyük lütuf olmalı. "O" olabildiğinde dünya "O" nun gözünden gelmeye başlayacak. Kendi gözlerinden gördüğün dünyadan başka bir dünyada, başka bir boyutta, başka biri olabilmek...

O-ldu mu? O-lmadı!

Gerçek; 3. tekil şahıs...
İçimizde bir yerde, yürek dediğimz yerde taşır dururuz kaygılarımızı. Oradan ceplerimize neden alamayız ki? Bahar geldiğinde, kışın soğuktan çıkaramadığım ellerimi çıkarırken rüzgara salıversem bu kaygıları. Kurtulurduk içimizde bir yerlerde taşımaktan ve aynı yollarda yürüyüp de yorulmaktan.

İçimizde bir körebe, bir saklambaç oyunu oynanır durur. Kendimizi kendimizden sakladıkça körebe olmaktan kurtulamayız ve sürekli sobelenen olmaktan da...

Gerçek; 3. tekil şahıs...
fotoğraf nesnesiyle nedensellik bağı olan...bağı kuran ışık, bir enerji şekli
ışığı görür, yürürsün, yürümene enerjiyi verir, nesnenden gelen ışık yol gösterir, zaman zaman adı fotoğraf olur...
diğer zamanlarda gerçeğine dönüşür...nesne ışık vermiyorsa yolunu göremez olursun, aldığın enerji içinde kalır, yalpalayarak da olsa karanlık yolda yürümeye devam edersin...
adı fotoğraf olur, adı "an" olur..zamanın içinde bir yerde dondurmuş bırakırsın...Barthes olursun, Barthes gibi düşünce olursun...

düşün!

gerçek; 3. tekil şahıs...

12 Ekim 2011 Çarşamba

Bildiklerimizi bilinmez hale getiren görüş açımız. Objektif, tarafsızlığı da ifade eder ve bakar, biz ise görürüz. Bu yüzden objektifin bir bakış açısı, bizimse görüş açımız vardır. Anlam olarak görüş sadece bakmaktan bahsetmiyor, sahip olduğumuz fikirlerle hayattaki duruşumuzu da ifade ediyor. Beynimizi biraz aşağı eğdiğimizde bütün dünya değişir...Objektif bakmaya devam etsin...Görüşlerimiz ise eğilerek arz-ı endam etsin...Bu da bize kalan fotoğraf olsun, Seğmenler'den...

10 Ekim 2011 Pazartesi

Ambalajıyla birlikte çöpe atılmayı düşünülen kahve kurtarıldı mı? Bilinen bir gerçek vardı ki, başka ellere gitmeyecekti ve durdukça bayatlayacaktı. Açıp içmek gerek diye düşündü. Etrafta kesici bir şeyler aradı, bir kahve ambalajını açmak bu kadar zor olmamalıydı.

O kahve çöpe gitmedi, içilemedi de...

Henüz...

5 Ekim 2011 Çarşamba

lavaboya baktı, çöpe baktı...o kahveyi hangi kanalda öğütüp yok edeceği bir anda önem kazandı. lavaboya döküp suya karıştırmak ve ambalajını çöpe atmak mı? ambalajıyla birlikte hepsini çöpe atmak mı? ambalaja baktı, içini boşaltmaya değer miydi? eni konu kahve, temsilde hata olmaz; ambalaj iyiydi, içindeki kahvede fena sayılmazdı, suya katıp şehrin kanalizasyonunda özgürleştirmek ve ambalajı bir kenara atmakla, ambaljla birlikte içinde fena sayılmayacak kahveyi hiç açmadan çöpe atıp başka ellere geçmesini sağlamak arasında anlık bir bocalama yaşadı...

ne mi yaptı?

bir bilene sormalı...

yazan dışarıdan 3. tekil...yazılan dışarıdan; 3. tekil...