17 Haziran 2013 Pazartesi



Duruşu güzel anımsatmalıydı birilerine birilerini...

Birisi bir diğerine yöneldiğinde yorulmamalıydı mesela.

Bir köşebaşını dönerken birileri içi "cız" ediyorken hem de, adımları etkilenmemeliydi...

Dönülen köşeden sonra tökezletmeye çalışmamalıydı biri veya birileri...

Bilinmeyen özneler birilerine boş kalabalık yaparak anlamsızlaştırmamalıydı birini,

Bilinen diğer özneler birilerine etten duvar olurken üstelik...

Biri birine döndü dedi ki: "Karanlık, izbe kentin boş sokaklarını terk etmeye az kaldı, dayan"

Biri diğerine döndü dedi ki: "Az kalmış, diyor, devam"

Birisi yürüdü gitti...

14 Haziran 2013 Cuma



Bir fotoğraf gördüm anlamlarım değişti...

Düz olmaya çalışılmış ancak eğrilmiş bir çizgi üzerinde dizilmiş insanlardan oluşuyordu. Bu eğrilik samimiyetsizlikten çok bozuk bir düzeni anlatıyordu. Samimiyetsizliği ise, kendi içlerinde gruplaşmış samimi görünmeye çalışanlardan anlaşılıyordu. Yüzler seçilebiliyordu. Tanıdık veya değil. Tanınmışlıklarından çok duruşlar ilgi çekici geliyordu. Ortalarda bir yerde tekliği simgeleyen lider gibi görünme çabasında ama kendinden uzaklaşmış, ağrılı bir kişinin sağı ve solunda birikmiş bir kalabalık. Zoraki bir araya getirilmiş hissi uyandırıyor. Yüzler gülüyor ancak hepsi bir başka yana gülüyor; kimi içine, kimi için için, kimi bir diğerine, kimi objektife, kimi kararsız nereye veya neye güleceğini bilemeyen yüzler, çaresiz. İki ayrı uca yerleşmiş iki yüz dikkatimi çekiyor. Rengarenklik ve siyahlık arasında kalmış iki yüz. En garibi bu iki yüz... Birinin vücut duruşu kendisine güvensizliği simgeliyor, normalde ellerimizi nereye koyacağımızı bilemezken bu bedende ayaklar nereye koyulacağını bilememiş sanki; diğerinin ki de farklı değil, yanındakine eğilerek temas ediyor olması sanki saklanmaktan ibaret gibi, sığınıyor gibi.

Bu fotoğrafta eksik bir yüz var. Arkada çizgiden ayrılmış bir yüz arıyor gözlerim. Dengeyi sağlamaya çalışacak irilikte bir bedenden uzanan bir kafada gülen bir yüz. Tek derdi orada görünmek olan ve objektiflere oynayacak bir yüz. O yüzü bu fotoğrafta görememenin burukluğu sarıyor içimi bu sahteleşmiş dünyada.

Fotoğraf sahte miydi? Olası fazla gerçekti. Her yönüyle. Bir anın anı fotoğrafıydı. Anı fotoğrafından daha gerçek ne olabilirdi ki?

Bir fotoğraf gördük, her şey gerçekliğe doğru değişti. Dengesizlikler içinde dengeler yerini buldu.

Bir insan dünyaya bir fotoğraf verdi, bir başkasının hayatı değişti.

Bir insan, insan olabilmek için var oldu, varlığını reddetti.


Bir grup insan...?