29 Temmuz 2011 Cuma

Rüzgâr diyorum!
odamın penceresinden girerek
orada olup olmadığımı kontrol ediyordu
orada olduğumu tenime dokununca anladı!

Gel dedi,

ben de

gittim

12 Temmuz 2011 Salı

Bu dünyada ölüm diye bir gerçek var...
Bir gün olume gideceğim, yanimda sadece söylenmemiş sozlerim ve yapmadiklarim, yapamadıklarımla. Geriye, soylenememişlerin zenginliğini bırakacağım ardımda kalanlara. tıpkı bugun benim söyleyemedıklerımin zenginliğinde olduğum gibi.
Gulumseyerek selam veren yuzuyle anımsyacagım onu.

Geriye kalanlar
gidecek evrak var mi?
Yok MUrat , saĞol

Bu evrak bizim değil eczanenin
Gozume perde indi goremiyorum nereyi ımzalayayım , gostermeye
.çalışacaksı

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Fotoğraf : İdil Aker

Şehir bize sunulan bir simülasyon. Çıkıp gitmek gerek zamanı geldiğinde...
Simülasyon evreninde, kendi simülasyonlarımıza kanıyoruz.
Olmayanı oldurtuyoruz kendimizce...Var mı? Yoksa hiç olmuş muydu?
Olmayana yenik düşüyoruz. Bize sunulan simüle edilmiş bir dünyanın içinde, bir simülasyon da biz kurmuş oluyoruz ve nicelerini de...Her insan bir dünya, her dünya bir simüle...

"Dışarıdan"

3. tekil...

Sekiz dakika boyunca...

Kulağımda bir şarkı,
derinden içli çalıyor...
Metroya bebek arabasıyla bir adam biniyor, arabada 3 yaşlarında bir çocukla...
İzlemeye koyuluyorum sessiz ve bu fotoğraf hiç çekilmedi diye düşünüyorum. Bebek arabası gri renkte, rengi bozlaşmış, ön tekerleri kendi etrafında 360 derece dönebilen türden, her an dönecekmiş gibi kıvrımlı duruyor. Yer yer kırmızı şeritleri var, griye en yakışan renk hala kırmızı...
Bütün bir dünyayı 3 yaşlarındaki çocuğun gözlerine hapsediyorum yol boyunca.
Bakışlarını benden yana hiç çevirmiyor. Babası olduğunu düşündüğüm kişiyle olan yolculuğunu izliyorum, bir ömür sürecek, ve elindeki oyuncağına olan ilgisini...
Kulağımda bir şarkı,
derinden çalmaya devam ediyor...
Şarkıyı edindiğim kişiye dönüyorum,
bir ömür sürer mi? ve elimdeki olmayan oyuncağıma bakıyorum...
Şarkı başa sarıp çalmaya devam ediyor...