29 Eylül 2011 Perşembe

Küçük kız hiç de aklında yokken bir ajanda buldu ve yazmaya başladı...
Yazdıkça yazdı...
Çocukluk arkadaşları oldu bu küçük kızın, şehir dışından, onlarla mektuplaştı. Bu arkadaşlarından bir tanesinin ilkokul öğretmeni olan babası gizlice mektupları okumuştu. Bir yaz tatilinde kendisini de şu cümleleriyle ele vermişti, "ifadelerin ne kadar da güçlü!". Küçük kız mektuplarının okunduğunu öğrenince çok üzülmüş bir de Ahmet amcasına kızmıştı.

Yıllar sonra Ahmet amcasıyla birlikte balkonda oturup çay içerken bunları anımsayıp birbirleriyle dalga geçmiş, bir hayli de gülmüşlerdi.

Ahmet amca, canım amcam, toprağın bol olsun...

28 Eylül 2011 Çarşamba

seri katiller...seri seri katiller, katlederler...

Seri katilleri incelemeyi severim, bir de bu konuda eleştirilirim; kan, vahşet, eziyet, işkence gelir akıllarına...vahşetin, eziyetin, işkencenin alası burda. Kim ki beni eleşirmiştir en büyük de eziyeti etmiştir. Seri katiller anlaşılabilir kimlikler değiller, peki ya olmadıklarını sandıklarımız ne kadar anlaşılabilir ki...eziyetse eziyet, vahşetse vahşet, işkenceyse işkence, alası burda...

Birbirimize eziyet etmeden dokunabildiğimiz anlara...

27 Eylül 2011 Salı

bu ne kalablıktır böyle, her yerden bir ses geliyor...kıyamet gibi...öylece dursam susarlar mı?

bir de nerede şu geçmişim? bulamıyorum bir türlü...insan geçmişini böyle sıkı sıkıya neden saklar ki!

22 Eylül 2011 Perşembe

Palamutbükündeyiz..
Tatilin keyfini öğlen sıcağında tavla oynayarak taçlandırıyoruz
İdil oyun olur, mars olur geyiğine başlıyor...Derin felsefe adamı kendisi
O günden bu yana bu derin felsefeye bağlanıyorum...
Her ne yana baksam oyun oluyor, sık sık da mars oluyorum...

Bir sosyal gözlem esnasında oluşumun sonuna "oyun olur" demek ile "mars olur" demek, durumun gerçeği ile kaşılaştırıveriyor...

Deneyin...canınızı acıtacak
Deneyin...seveceksiniz
Deneyin...kendi hayatınıza uygulamaya başladığınızda durumlara kendinizi mahkum etmediğinizi göreceksiniz, şayet mars olmak istemiyorsanız

17 Eylül 2011 Cumartesi

Fotoğraf Üzerine - Susan Sontag

Susan Sontag tarafından yazılan Fotoğraf Üzerine'nin yurt dışındaki ilk baskısı 1973'tür. 2008'de Türkiye'de Agora Kitaplığı'ndan Türkçe olarak basılmıştır.
Aktivist bir yazar olan ve belki kitabın bir yerinde rastladığım veya bir başka kaynakta okuyup da şimdi anımsayamadığım, "ben hayatımda hiç fotoğraf çekmedim, bir fotoğrafçı da değilim" derken, fotoğraf literatürüne de hatrı sayılacak bir yazın bırakmış bir yazar olarak tanırım kendisini.
Kitap Platon'un mağara alegorisiyle başlar. Bitişi de ele aldığı noktadandır. Daha ilk on sayfasında aslında kitabın manifestosunu da fısıldar kulaklarımıza.
"Fotoğraf toplamak, dünyayı biriktirmektir" der ve devam eder...
"Bir şeyin fotoğrafını çekmek, fotoğraflanmış olan o şeyi ele geçirmektir" der ve devam eder...
"Fotoğraflar bize kanıt teşkil ederler" der ve devam eder...
Fotoğrafın hayatlarımızda bu kadar çok yer kaplamasını psikolojik ve sosyolojik açıdan incelerken okuyucuyla tartışır, bir yandan da kendisiyle...
Literatürde uzun zaman ayırarak bulunabilecek fotoğraf tarihine dair bir çok bilgiyi, klasikler olarak adlandırdığımız isimler ve onların fotoğraflama kültürleri ve şekillerinden bahseder uzun uzun, doya doya okursunuz. En çok Diane Arbus 'tan bahsettiği satırlar etkilemiştir beni. (ek bilgi yer yer gerçek yaşamına da gönderme yapılan Fur filmi de yine Diane Arbus'u konu etmiştir kendisine. Steven Shainberg - 2005)
Kitaptan;
"Çocukken bana acı verdiğini hisettiğim şeylerden birisi, asla bir zorluk çekmemiş olmamdı. Bir gerçekdışılık duygusunun içine hapsolmuştum sanki...Ayrıca, bağışıklı bir hayat sürüyor olma duygusu da -ne kadar gülünç görünürse görünsün- bana acı veriyordu"... Arbus'un deneyim edinme ve bu suretle gerçeklik duygusunu yakalama yolu, fotoğraf makinesiydi. sayfa : 53
Kitap 6 ana başlıkta toplanmış; başlıkları dahi ilgi çekmeye yetebilir
Platon'un Mağarasında
Fotoğraflardan Bakınca, Puslu Görünen Amerika
Melankoli Nesneleri
Görüşteki Kahramanlık
Fotoğrafın Getirdiği Müjdeler
Görüntü-Dünyası
Kitabın toplam sayfa sayısı 241 (Walter Benjamin anısına Fotoğrafla İlgili Özlü Sözler bölümü dahil)
Fotoğrafın tekniğini öğrenmiş, artık bu konuyu bir başka noktaya taşımanın zamanıdır diyenlerin kitaplığında bulunması gereken kitaplardan birisi.
Son bir yıldır kitabı elime almadığımı farkettim geçtiğimiz günlerde derse götürmeye yeltendiğimde. Bir anda kitabı yeniden okumaya başlamış ve 20. sayfasına gelmişken buldum kendimi...(satırlar arasında dolanırken ve fikirler uçuşurken 20. sayfanın ne büyük lütuf olduğuna siz de hak vereceksinizdir sanıyorum).
Sizin de kendinizi bu kitapta kaybetmeniz dileğiyle...

 
 
 

4 Eylül 2011 Pazar

Bir telaştır gider, herkes dijital bir sensöre güzel bir iz bırakma çabasında...
Kimisi en alıcı bakışıyla, kimisi en masum, kimisi en doğal. Kimisi içinde bulunduğu ruh halini yansıtma çabasında, kimisi ardına güzel bir iz bırakma...
Peki kime "güzel" görünmek için bütün bu çaba?